Teknolojik Mağazacılığın Geleceği “Brand Commerce”​

Artık sınırların daha bulanık olduğu bir çağda yaşıyoruz. Her geçen gün bir yenisiyle tanıştığımız birbiri ile konuşabilen akıllı mağazalardan sosyal e-ticarete kadar bir dizi yeni teknoloji, içerik ve ticaret, alışveriş ve hikaye anlatımı arasındaki ilişkiyi farklı bir boyuta taşıdı. Bir zamanlar tüketicinin ürünü satın almaya karar verdigi ilham noktaları ile satın alma aksiyonu için gitmesi gerektiği işlem noktaları arasındaki boşluk çok fazlayken, artık teknoloji bu iki anı birbirine çok yaklaştırmış durumda.

Geldiğimiz noktada alışveriş “cumartesi alışverişe çıkacağım şekerim, programımı ona göre yaptım” bir durum değil artık, aksine program ya da zaman bağımsız sürekli bizimle yaşayan bir dinamik haline geldi. ABD’li teknolog Linda Stone, birkaç yıl önce “Devamlı Kısmi Dikkat” kavramını ortaya koydu. Bu ifade içimizdeki bağlantı kurma, sürekli bağlı olma, etrafımızdaki fırsatları etkili bir şekilde tarama ve en iyi fırsatları optimize etme arzumuzu en iyi şekilde tanımlıyor.

Günümüzde sürekli değerlendirdiğimiz, araştırdığımız, shortlist yaptığımız sürekli bir alışveriş çağında yaşıyoruz.

Bu dönüşüm üç temel temayla destekleniyor:

·     Yeni beklentiler: talep üzerine ekonomi

·     Yeni anlatılar: nüfuzun demokratikleşmesi

·     Yeni arayüzler: görünmez ticaretin yükselişi

İsteğe bağlı ekonomi

Sürekli kısmi alışveriş halindeki tüketiciler hızlı ve anında tatmin bekliyorlar. Uber ve Tinder işbirliği örneğindeki gibi tedarik zincirindeki ve lojistikteki yeniliklerle, tüketici talebinin gerçek zamanlı olarak yerine getirilmesi hedefleniyor.

Amazon ve Uber, esnek işgücü sayesinde yeni teslimat modelleri denerlerken, Doddle ve Pass My Parcel gibi yeni işletmeler, büyük şehirlerde hızlı teslimat ve iadeler yapabilmek geçebilmek için çalışıyorlar. Tüm bu teknolojiler etrafımızı sarmış ve hızla ilerlerken robot’lar tarafından teslimatda çok uzak görünmüyor.

Etkinin demokratikleşmesi

İçeriğin büyük bir hızla çoğalması, bizlere ekspoze olması ve bizleri etkileyen yeni kaynakların yükselişi sürekli ilham veren bir dünya’da yaşadığımızın habercisi. Öncesinde ilham alabilmek ve keşfetmek için aktif olarak araştırma yaptığımız yemek, moda ya da seyahat gibi kategorilere ait içerikler artık onlara ulaşmaya çalışmamıza gerek kalmadan sosyal medya akışlarımızı fazlasıyla doldurmuş durumdalar. Artık o aradığımız ilham günün her dakikasında bizim peşimizde. Loyalty analytics şirketi Aimia’nın anketine cevap verenlerin %66’sı moda kategorisinde, %58’i yiyecek ve içecek kategorisinde sosyal medya’da gördükleri bir görselin satın alma kararlarını etkilediğini söylüyor.

Buradaki çok önemli fırsat, ise bu ilham alınan anları alışveriş yapılabilir hale getirebilmek. Burada tabiki her yere satın al düğmeleri koymaktan değil, sosyal medya içeriklerini kullanarak kişiselleştirilmiş öneri ve servisler yaratmaktan bahsediyoruz.

Örneğin, TopShop, müşterilerin Pinterest profillerini analiz ederek, sipariş üzerine renk paletleri ve ürün önerileri üreten yeni bir hizmet yarattı. Yeni bir seyahat şirketi olan Sherpa ise takipçileri için kişiselleştirilmiş seyahat önerileri yapabilmek için Instagram feed’ini kullanıyor.

Bir adım daha ileri gidersek, Markable gibi mobil uygulamalar, kullanıcıların herhangi bir kıyafetin resmini çekmesine ve resim tanıma özelliğini kullanarak bu ürünü anında satın alabilmesine imkan sağlıyor; bu da tam anlamıyla gerçek dünyada ilham aldığımız anı alışveriş yapılabilir kılıyor.

Görünmez ticaretin yükselişi

Eğer sizin için temassız ödeme sistemleri geleceğe dönüş filmindeki projeksiyonlar kadar futuristikse sıkı durun ve kemerlerinizi bağlayın zira selfie cekmek ya da sesli komut vermek kadar kolay yeni arayüzlerin çok yakında hayatımıza girişine tanıklık edeceğiz.

Mastercard ve Alibaba, Selfie ile ödemeyi hayata geçirerek bu yolu açtılar bile.  Amazon’un sesle aktive edilen asistanı Amazon Echo ise Amazon Prime ile senkronize olarak prime üyelerinin sesli komut ile alışveriş yapabilmesini sağlıyor. Çinli web hizmetleri şirketi Baidu’nun Chief Scientist’I Andrew Ng, 2020 yılında tüm aramaların yüzde 50’sinin görüntü veya ses tabanlı olacağını öngörüyor.

Isobar’s NowLab ekibi dedike olarak perakende inovasyonları üzerinde çalışıyor, bu görünmez ticaret dünyasında yeni arayüzlerle deneyler yaparak mümkün şartların limitlerinin nasıl zorlanabileğini araştırıyoruz.

Oculus Rift teknolojisini bir Emotiv EEG okuyucu ile birleştirerek, sanal bir defileyi izlettiğimiz kullanıcıların beyin dalgalarını okuyabilmeyi başardık. Defileyi izleyen kullanıcıların beyin dalgalarındaki hareketlenmeyi izledik ve en çok etkilendikleri, ilgilendikleri ürünleri kendilerine shortlist olarak gösterdik. Isobar Avustralya ve Japonya ekipleri Uniqlo ile birlikte çalışarak benzer bir projeyi hayata geçirdiler.

Case Videosunu link’ten izleyebilirsiniz: https://vimeo.com/151343864

Mastercard’ın örneğinden esinlenerek mağazalarda giyinme kabinlerindeki aynalara ödeme fonksiyonu ekleme üzerinde çalışıyoruz. Kıyafeti üzerlerine deneyen ve beğenen kullanıcıların yüzleri ya da belkide gülümsemeleriyle ödeme yapabilmesine imkan tanıyor olacağız.

Kaynak: Isobar UK Chief Strategy Office Patricia Mc Donald